Felsefe sözcüğü Arapça “Felasife” sözcüğünden gelir. Araplarda bu sözcüğü yunanca philo (sevgi) sophia (bilgelik) yani bilgelik sevgisi anlamına gelen philosophia’dan uyarlamışlardır. Felsefe terimi ilk defa Pisagor tarafından kullanılmıştır kendisine filozof yaptığı şeye de felsefe diyen ilk kişi tarihte Pythagoras’tır. Bununla birlikte filozof terimi asıl anlamını Platon ve Aristoteles ile birlikte kazanmıştır. Aslında felsefe sözcüğünün tam karşılığı Antik Yunan’da philosophos’tur. Yani sevgi anlamına gelen philo sözcüğü ile bilgelik anlamına gelen sophos sözcüğünün Türkçede ki tam karşılığı “bilgelik sevgisi” ya da “bilgi sevgisi”dir. Felsefenin ilk düşünen insanlarla başladığı kesin olsa da sistemli hale getirildiği dönem Antik Yunan dönemidir. Dolayısıyla felsefe Antik Yunanda başlar demek doğru bir ifadedir.
THALES (BİLİMİN BABASI)
Felsefe yapma etkinliği bundan tam 2600 yıl önce yani MÖ 600’lerde aynı zamanda bir İyonya kenti olan Milet’te (Miletos-Bugünkü Aydın toprakları)’da yaşayan Thales ile başlamıştır. O dönemde yapılan düşünsel etkinliklere felsefe denmiyordu bahsettiğimiz gibi Thales’ten 100 yıl sonra ilk defa Pisagor ve Pisagorcular söz konusu bu düşünsel etkinliğe felsefe ve kendilerine de filozof diyeceklerdir. Tarihteki ilk filozoflar Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes’tir bu üç filozof aynı zamanda ilk doğa filozoflarıdır ve bu üç filozof aynı zamanda doğa araştırmacısı anlamına gelen “physikoi” sözüylede anılır.
Her şey sudan meydana geldi!
Thales’in “her şey sudan meydana geldi” sözü hala Dünyanın en büyük sözlerinden biridir bunun nedeni ilk defa ortaya konulan arkhe temasıdır. Buradaki su sözcüğü her şeyin kaynağı olarak anlaşılmalıdır bütün evren su’dan meydana gelmiştir hayvanda güneşte yıldızlarda Ay’da. Her şeyin özü kaynağı sudur, her şey sudan meydana gelir ve suya döner Thales’e göre. Thales bu iddiasıyla felsefeye yeni bir bakış kazandırmış, inanç ya da dogmalar yoluyla değil materyalist ve maddeye bağlı düşünceyle her şeyin ilk nedenini açıklamaya çalışmıştır. Çünkü artık her şey bir şeye bağlıdır ve fenomenler ne kadar ayrı gözükse de aynı yasalara bağlı olması sebebiyle esasen tek bir kaynağa bağlıdır. O kaynak arkhe’dir Türkçesiyle arkhe ‘ilke’ demektir (Arkhe: Ana kaynak, başlanıç, ilk olan, herşeyin nedeni, tüm şeylerin kaynağı, her şeyin kendisinden çıktığı şey, töz, ana madde, var olmak için başka bir varlığa ihtiyaç duymayan asıl varlık).
Evrenin tözünü ilk defa efsanelerde, tanrılarda aramayıp akılla arayan Thales aynı zamanda Felsefede bilimde materyalist geleneği başlatmıştır çünkü ilk defa arkhe’yi Tanrılara görünmez varlıklara değil onu doğrudan gözle görünür arkhe dediğimiz canlı maddeye yani suya bağlamıştır. Artık bilimsel düşünce doğmuştur, Thales’in iddia ettiği gibi her şey sudan meydana gelmemiştir desek bile artık onun yerine yeni bir arkhe koymalıyız demektir bu. Dolayısıyla Thales’i, Thales yapan asıl neden her şeyin sudan meydana geldiği gibi muhteşem bir tespit bir yana her şeyin meydana geldiği tek bir şey yani arkhe iddasını çürütebilmek artık yalnızca deneylenebilir, yanlışlanabilir arkhe düşüncesiyle mümkün olacaktır. Bu aynı zamanda onu pozitif bilimlerin kurucusu yapmıştır. Thales’e göre canlı varlıklar ile cansız varlıklar arasında bir fark yoktu hepsi aynı arkhe’den meydana geliyor ya da hepsi bir bütün olarak arkhe’yi oluşturuyordu yani hepsi canlıydı. Bu düşüncesinden ötürü bir gün Thales’e “Madem canlıyla cansız arasında fark yok neden ölü değilsin” diye sorduklarında “Çünkü arada fark yok” diyecekti.
Thales’e göre her şey birdir her şey bir şeyden meydana gelmiştir ve bu düşünceyle ilk defa mitolojileri bırakıp deneyi yapılabilir bilimsel bir arkhe ilkesi olarak “Her şey su’dan meydana geldi’ demiştir. Thales hiçbir yazılı eser bırakmamasına rağmen düşünceleri öğrencileri yoluyla ve daha sonradan gelecek Antik Yunan filozofları özellikle Aristoteles tarafından yayılacaktır. Thales aynı zamanda büyük bir matematikçidir bunun yanı sıra geometri, astronomi ve coğrafya fizik gibi konulara hakimdi. Thales’in buluşları bugün hala Matematik ve Geometri’de kullanılmaktadır o kadar ki Geometri’de “Thales teoremi” vardır.
Thales paraya değer vermezdi ancak insanların “Madem ki bilgesin o halde neden fakirsin’ tarzındaki yaklaşımları üzerine astronomi bilgisini kullanarak zeytin hasadının en verimli olacağı zamanı hesaplayıp kentteki zeytin preslerini önceden kiralayarak çok büyük paralar kazanarak aşırı zeka hastalığından muzdarip insanlara gerekli cevabı vermiştir. Bu olay için Aristoteles şu yorumu yapmıştır; “Filozoflar dilerlerse zengin olurlar ancak onlar için para önemsizdir”.
ANAKSİMANDROS (EVRENİN BABASI)
Thales’in arkhe’si olan su açıklamasını yetersiz bulan Anaksimandros, Thales’in, ‘herşey sudan meydana geldi ve suya dönüşecek, Dünya’da suyun üzerinde yüzüyor’ düşüncesini yetersiz bulmuştur. Çünkü eğer tepsi şeklindeki dünya su üzerinde yüzüyorsa bu su kütlesinin altında ne vardır ki bu suyu dökülmeden taşıyabilmekte ve bu sayede devranları döndürebilmektedir? Bir başka ifadeyle yeryüzünü su tutuyorsa, suyu ne tutmaktadır? Bu noktadan yola çıkan Anaksimandros su yerine bir madde koymayarak ve şaşırtıcı derecede doğru bir tahminle ‘Demek ki yeri tutan bir şeyde yok’ diyecektir. Ayrıca her akşam batıdan batan güneş nasıl olupta her sabah Doğu’dan tekrar doğabilmektedir? Bu tür sorgulamalara takılan Anaksimandros, Thales’in ‘su’ arkhesini yetersiz bulmuş ve dünyanın bir tepsi şeklinde değilde genişliği yüksekliğinin üç katı kadar olan bir silindir şeklinde olduğu düşüncesine ulaşmıştır. Farkettiğiniz gibi Anaksimandros, Dünyanın şeklini MÖ 600’lü yıllarda neredeyse doğru tahmin etmiş, geoit ve üst basıklık detaylarına kadar düşünmüş ve adeta Dünya neredeyse geoit şeklindedir demiştir. Bununla da yetinmeyen Anaksimandros, Dünya’nın su üzerinde yüzmediğini, ne altında ne yanında bir dayanağı olmadan havada ve boşlukta durduğu gibi muhteşem bir tespit yapmakla kalmamış göklerin sabit durmadığını ve döndüğünü ifade ederek dünyanın boşlukta ve dönüyor olduğunu iddia eden ilk filozoftur.
Anaksimandros’un Apeiron Fikri!
Arkhe olarak Thalesin ‘su’ hipotezini yetersiz bulan Anaksimandros’un arkhesi apeiron’dur. Apeiron, nicelik olarak sonsuz sınırsız bir maddedir ve aynı zamanda nitelik olarakta belirsiz bir maddedir. Su bildiğimiz bir maddedir oysa arkhe’nin bilinen bir madde olması imkansızdır, çünkü bilinen bir madde yani onu bilinebilir yapan şey sonlu olmasıdır biline bilirin karşıtı ise sınırlandırılmış maddedir. Dolayısıyla arkhe ‘su’ olamaz, sınırlı olamaz tam aksine arkhe sonsuz ve tükenmez bir şey olmalıdır. Su gibi nicel olarak sınırlı bir madde, tüm evreni meydana getiren sonsuz bir varlık kütlesi yani arkhe olamaz. Çünkü sıcak soğuğun karşıtıdır, katı suyun karşıtıdır arkhe ise karşıtı olan bir şey olamaz o olsa olsa bir kavram olmalıdır, tüm bu karşıtlı maddelerden daha derin bir kavram! Apeiron, metafizikçilere göre Tanrı’dır. Dinler’de apeiron’u tanrı olarak kabul ederler.
Anaksimandros evrimden bahseden ilk filozoftur!
Ayrıca Anaksimandros, evrim teorisinin de temellerini atan ilk kişidir çünkü o kendi felsefesiyle düşündükçe hayatın önce denizlerde başladığını ilk canlıların balık olduğunu, daha sonrasında deniz yatışınca ve dünya demlenince bu balıkların karaya çıktığını ve bu karaya çıkan balıkların zaman geçtikçe soluma yeteneği kazandığını ve böylece henüz insan formuna ulaşmasa da insanlığın atalarının karaya çıkarak ilk yaşamın başladığını ifade etmiştir. Kısacası Anaksimandros’un çağları aşan dehası, sadece biyoloji biliminde değil günümüzde fizik, astronomi biliminde de hayretle karşılanmaktadır. Hatırlayalım ki fizik bilimide günümüzde giderek apeiron ilkesine yaklaşmaktadır. Dünyamızın henüz yeni yeni keşfettiği bir çok bilgiyi 2600 yıl önce çok az bir gözlem yapma şansı olmasına ve kendisinden önce referans alacak hiçbir bilgi olmamasına rağmen dehasıyla farkeden ve bunu yazan kişidir Anaksimandros.
Thales bilimin kurucusuydu, ondan 15 yaş küçük çağdaşı Anaksimandros ise bilimi işleyen bir makineye dönüştüren kişiydi. Nasıl olupta bu iki dehanın aynı dönemde yan yana dünyaya geldiği ise bilinemez faktörlerden. Tam burada bu ilk filozofların aslında uzaylı oldukları ve insan suretinde dünyada bulunarak dünyayı kısa ömürlerinde bir anda binlerce yıl nasıl ileriye götürdüklerini iddia eden komplo teorilerini de hatırlamakta fayda var. Elbette bunlar komplo teorisi ancak düşününce gerçekten de bu büyük dehaların tarihin o upuzun döneminde aynı dönemde aynı yerde hayata gelmiş olmalarını planlı bulan komplo teorisyenlerine de kulak vermemek elde değil.
Tüm bu anlattıklarımızdan sonra Anaksimandros’un, bu korkunç doğruluktaki saptamalarıyla Thales’i aştığını da söyleyebiliriz. Bunlarla birlikte Anaksimandros, ilk dünya haritasını çizen kişidir ve gözümüze o küçücük bir ayna gibi görünen Güneş’in, Dünyadan en az 27 kat büyük olduğunu söylemiştir Anaksimandros. Bununla birlikte, günümüzde teori olarak ortaya atılan paralel evrenlerden de ilk bahseden kişidir.
ANAKSİMENES
Anaksimenes’te, Anaksimandros gibi arkhe olarak apeiron’u kabullenmişti ancak o da tıpkı Thales gibi arkhe’yi maddede bulmuş ve bu arkhe’ye ‘hava’ demişti. Yani soyut bir kavram olan apeiron’u somut olan hava’ya dönüştürmüştü. Bunu Anaksimandros’tan sonra bir gerileme sayabiliriz. Anaksimenes’e göre hava, su gibi değildir tüm boşlukları doldurur ve her yerde vardır. Her şey havadan gelir ve havaya döner. Havanın genişlemesi ve yoğunlaşması sonucunda ateş, su ve toprak meydana gelir. Anaksimenes, ruh kavramından bahseden ilk filozof dolayısıyla ruh kavramını felsefeye katan ilk filozoftur. Ona göre ruh ‘hava’dır. Maddeden oluşan insan vücuduna hayat veren şeydir. Nasıl ki, Evreni dolduran hava, evreni ayakta tutuyorsa tıpkı bu biçimde içimizdeki nefeste yani ruhta bize hayat verir. Yani, evrenin arkhesi ‘hava’ insanın arkhesi ‘ruh’tur. Ruh’ta, havadan meydana geldiği için tek başına hava, apeiron’un ta kendisidir.
Hocam Ellerinize Saglık Güzel Makale Olmuş Detaylı