Sokrates’ten Ksenophon’a
“Khairephon’a1 çok değer verdiğimi en iyi bilenlerdensin. Şimdi kent konseyi onu Peleponnesos Birliği’nin elçisi olarak tayin etti ve muhtemelen senin şehrine de gelecektir. Bir filozof için yatacak bir döşek ve bir parça yemek bulmak kolaydır. Ancak bildiğin gibi ortalık karışık ve yolların onun için ne kadar güvenli olduğu konusunda içim rahat değil. Onunla ilgilenirsen hem bana büyük bir iyilik etmiş olur hem de bir dostuna yardımcı olmuş olursun”
Khairephon: Delphoi kahinlerine gidip “Sokrates’ten daha bilge biri var mı?” diye soran kişidir. İyi bir hatip ve bir vatanseverdi. Otuzlar Meclisi onu sürgüne yollamıştır.
Sokrates’ten Kriton’a
“Kritoboulos1‘la karşılaştım ve ondan felsefeye dönmesini istedim ama sanırım politikacı olmayı kafasına koymuş. Atina’da kendisine uygun gelen öğretmenleri seçecektir. Onunla ilgili daha fazla şey söylemek isterdim ancak şimdilik gerek var gibi görünmüyor. Bize gelince Ksanthippe ve çocuklar iyiler, beni sorarsan da bıraktığın gibiyim. Felsefeyle!”
Kritoboulos: Kriton’un büyük oğlu.
Sokrates’ten Ksenophon’a
“Haberini aldım ki Thebai’ya gelmişsin. Kyros’la buluşmak için Asya yolunu tutarken Proksenes’i arkanda bırakmışsın. Talih senin yüzüne güler mi bunu ancak Tanrı bilir ama daha şimdiden buranın halkı seni çekiştirmeye başladı bile. Atinalıların Kyros’a değer vermemesi gerektiğini çünkü onun yüzünden Lakedaimonia’nın egemenlik kurduğunu ve savaşın da bu yüzden kaybedildiğini söylüyorlar. Siyasi durumumuz daha da kötüye giderse adını da lekelemeye başlayacaklardır ancak talihin yüzüne gülerse o durumda çok daha fazla saldıracaklardır. İnsanları tanıdığımı bilirsin. Madem ki böyle bir işin içindeyiz o halde herkesten daha erdemli davranalım. Savaşın içinde en çok ihtiyacın olan şu iki erdemi sakın unutma Ksenophon: Sabırlı olmak ve paraya tamah etmemek.Paraya tamah etmeyenler halkın sevgisini kazanırlar sabırlı olanlar ise düşmanı korkuturlar. İkisi de bizde var!”
Sokrates’ten Platon’a
“Kriton buradan kaçıp ölümden kurtulmam için hiç durmadan baskı yapıyor. Yaşama o kadar çok değer veriyor ki sırf yaşayayım diye benden erdemi çiğnememi bile istedi. Beni zincire bağlı görünce dayanamayıp söylenmeye başlıyor sanki beni zincire bağlayanlar yüzünden değil de kendi hatalarım yüzünden buradaymışım gibi sürekli bana yakınıyor. Platon! Başkalarının hatası yüzünden ölmek, kaçıp kurtulmaktan çok daha iyidir.”