Felsefe tarihinde ilk kez kosmos kelimesini kullanan Pythagoras’tır. Kosmos ‘her şey’ demektir. Bunun matematiksel olarak düzenlenmesini de ilk defa Pythagoras yapmıştır.
Pythagoras’a göre her şeyin temelinde iki madde vardır;
1. Peros: Sınırlı, sınırlayan (Pythagoras’a göre bu Ateş’tir)
2. Apeiron: Sınırsız (Pythagoras’a göre bu Hava’dır)
Pythagoras’ın evren tablosu her şeyi kaplayan sınırsız hava ile merkezde olan sınırlı ateşten oluşur. Sayı’da sınırlı ile sınırsızın ‘tek ile çok’un birleşmesiyle oluşur. Peros ve Apeiron, Pythagoras’ta kütlesel varlıklardır. Bu nedenle sayı’da fiziksel bir nesneye benzemektedir. Sayı, ateş ve havadan oluşmuştur. Her şeyin temeli sayı, sayının temeli de sınırlı ve sınırsızdır. Sayının temeli ateş ve havadır. Sınırlı olan (Ateş) aktif olandır. Sınırsız olan (Hava) ise daha pasif olan şeyleri temsil eder. Bu örneği sperm ve yumurtadan alır. Spermin yumurtayı döllemesi gibi. Ateş onlarda aktif maddedir. Sınırlı ve Sınırsız birleşerek 1’i oluşturur. Fakat bu sayının kütlesi vardır, o bir nesnedir.
1 sayısı noktayı oluşturur.
2 sayısı doğruyu oluşturur.
3 sayısı üçgeni oluşturur.
4 sayısı reflaksı oluşturur.
5 sayısı ateşi oluşturur.
6 sayısı suyu oluşturur.
Sınırsız hava ile sınırlı ateşten sayılar oluşur. Küp, Pythagoras’ta toprağa karşılık gelir. Bu arada belirtmek gerekir ki sayıların karelerinden ve küplerinden bahsediyorsak bunu da ona borçluyuz. Pythagoras niceliksel değişiklikleri matematiksel sayılara bağlıyordu. Yani biz evreni matematiksel sayılarla açıklayabiliriz diyordu. Evrendeki her şey sayılardan türemiştir ve yine onlara dönecektir. Sayılar olmadan hiçbir şey kavranamaz ve bilinemez. Sayılar bizlere nesnelerin özünü açıklar. Buradan’da Uyum’a yani Yunancasıyla ‘harmonia‘ya gideriz. Çokluğun birliği ve uyuşmazlığın uyumudur o. Her şey sayıların bir uyumudur ve sayıların öğesi karşıtların da öğesidir aynı zamanda. Sayılar evrenin varlık nedeni arkhe’si olduğuna göre her varlığın ve her nesnenin temelinde de onlar yer almalıdır.
PYTHAGORAS’TA SAYILAR VE ANLAMLARI
1 sayısı temel sayıdır. Tek ve çift sayıları meydana getirendir. Sayıların ve varlıkların sonsuz dizisi Bir’den çıkar. İki türlü Bir vardır. İlki, bütün sayılar (varlıklar) zincirinin içinden çıktığı ve sonuç olarak da onları içeren ve kuşatan, karşıtı olmayan bölünemez olan tek olan ‘Tanrıların Tanrısı’ ‘Mutlak Bir’dir o. Bütün varlıkların değişmez ve ebedi kaynağı, sarsılmaz ilkesidir. Kendi içinde hareketsiz duran bir zeka’dır o. Mutlak Bir ne çifttir ne de tektir veya aynı zamanda hem çift hem tek hem tekil hem çoğuldur. Tanrı ve Evrenin ta kendisidir. Öteki Bir ise sayılar dizisinin ilki; çokluğa karşıt olan ve onlarla sınırlanan, yaratılmış Bir, göreceli Bir’dir. Bir ile çok arasındaki karşıtlık bütün ötekilerin başıdır.2 sayısı dişiliği ve doğa’yı ifade eder. Doğa bu dişilikten meydana gelmiş ve dişilikle yaratmaktadır.
3 sayısı uyum, ahenk ve düzenle maddenin içerdiği üçlü öğeyi temsil eder. Bu sayı, başlangıcı, ortası ve sonu olan ilk rakamdır, yetkin bir sayıdır.
4 sayısı Tanrısal gücü simgeler. İlk çift sayı olan İki’nin kendisiyle çarpılmasından elde edilen Dört sayısı adaletin de simgesidir.
5 sayısı evliliğin simgesidir.
6 sayısı organik ve hayati varlıkların türlü şekillerini ifade eder. Burada dişilik ilkesi olan (2), erkeklik ilkesi (3), mutlak (1) ile birleştiği için soyların devamını da bu sayı gösterir.
7 sayısı kritik zamanları temsil eder. Örneğin yedi günlük, yedi aylık, ya da yedi yıllık dönemlerin varlıkların gelişiminde baskın rolleri vardır.
8 sayısı akıl, ahlak ve erdemin temsilcisidir.
9 sayısı ‘mutlak’ Bir (1), ayrı tutulacak olursa ilk tek sayı Üç’ün karesidir. O da Dört sayısı gibi adaleti temsil eder.
10 sayısı yetkin bir sayıdır. Her şey ondan çıkar. Yaşamın ilkesi ve yol göstericisidir. Evrensel ve Tanrısal olduğu kadar insanidir de. Eğer On’lu (Dekas) olmasaydı her şey belirsizlik içinde ve karanlıkta kalırdı. Bütün sayıların temelidir o. On sayısının içinde ilk olarak eşit sayıda tekler ve çiftler bir araya gelmiştir. (1,3,5,7,9 ve 2,4,6,8,10) Bir sayısı birinci çiftle (1+2), birinci tek (3) birinci kareyle bir aradadır (1+2 ve 3+4) Bunların toplamı da yine 10 eder.
PYTHAGORAS’IN TERAKTYS ÜÇGENİ
Aynı bunun gibi geometrinin temelinde de sayılar yer almalıdır ve geometri yoluyla da cisimlere geçilir.
(Bir) sayısının geometrideki karşılığı nokta’dır (.). Nokta, uzunluğu, genişliği, derinliği olmayan bir geometrik öğedir.
İki nokta yan yana getirildiğindeyse bir doğru veya çizgi elde edilir. Bu da (İki) sayısının karşılığıdır şimdi elimizde uzunluğu olan bir şekil vardır.
(Üç) sayısıysa Üçgen’e karşı gelir ve Düzlem’i temsil eder.
(Dört) sayısı dört yüzlü bir şeklin karşılığıdır ve artık bir Cisim çıkmıştır ortaya.
Bu bilgiler ışığında 10 Nokta ile oluşturulmuş soldaki eşgenar üçgeni inceleyelim.
Görüldüğü gibi üçgen, tepeden tabana genişleyecek biçimde noktaların birbirlerine eklenmesiyle oluştu. En tepedeki tek noktaya iki nokta ekleyerek Üç’ü, bu toplama sonraki üç noktayı ekleyerek, Altı’yı, bu sayıya da sonraki dört noktayı ekleyerek kutsal On sayısı oluştu ve böylece ‘Teraktys Üçgeni’ni elde etmiş olduk.
Teraktys Üçgeninin şekille açılımı da şu şekildedir;
Bu şekilde tepeden başlayarak tabana doğru 1+2+3+4=10 biçiminde genişleyen üçgen Teraktys’in simgesi toplam (10) sayısına ulaştı.
Bunun matematik formülle ifadesi de şu şekildedir;
PYTHAGORAS FELSEFESİNDE BİLMEMİZ GEREKENLER
“Pythagoras’a göre her şey niceliklerden oluşmuştur. Her şeyin sayılardan oluşması, evreni matematiksel ifadelerle anlayabileceğimiz anlamına gelir. Modern bilimin temeli de budur. Evrenin matematiksel bir forma sahip olduğunun düşünülmesi, kimilerini, insanın ruh yapısıyla evrenin yapısının özdeş olduğu sonucuna da götürmektedir.”
Pythagoras felsefesiyle ilgilenirken bilmemiz gereken şeyler vardır;
1) Sayı denilince bugünkü sembolik anlamdaki sayı düşünülmemiştir.
2) Matematik yerine geometrik düşünme vardır.
3) Sayılar belli bir şekilde açıklanmıştır. Sayılar evren dizgisini açıklamak için temel öğe olarak görülmüştür.
a) Sınırlı (ateş) ile sınırsız (hava)nın bir araya gelmesinden sayılar oluşmuştur. Bu düşüncesinin kaynağında döllenme olayı vardır.
b) Sayıların bir araya gelmesinden şekiller,
c) Şekillerin bir araya gelmesinden cisimler oluşmuş,
d) Cisimlerden de tek tek nesneler oluşmuştur.
Milet Okulu filozoflarında canlı-cansız hareketli-hareketsiz ayrımı yapılmamıştı. Pythagoras’ta ise bu ayrımı görmekteyiz. Çünkü Pythagoras;
1. Ruhun havadan yapıldığını, havanın pasif, ateşin aktif olduğunu söylüyor.
2. Ruhun sayılardan yapılıp yapılmadığı ise belli değildir.
MONİZM’E KARŞI DÜALİZM FİKRİ GELİŞTİ
Monizm ‘bircilik, tekçilik’ demektir. Yunanca ‘monos’ Latince ‘mono‘ yani ‘bir’den gelir. Her şeyin tek bir şeyden tek bir tözden meydana geldiğini savunan görüştür. Miletli Filozoflar dersimizi hatırlayın bu herşeyin meydana geldiği tek şey Thales’te ‘su’ Anaksimenes’te ‘hava’ydı. Pythagoras’ta monizmin yıkılması belirgin bir hale gelmiştir. Aktif madde, pasif madde, düşünme özelliğine sahip madde, düşünme özelliğinden yoksun madde gibi ayrımlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu ayrımlar da Pythagoras ile birlikte ‘Düalizm’in doğmasına sebep olmuştur. Düalizm ‘ikicilik‘ demektir. Varlığın kaynağının tek bir tözden değil iki tözden meydana geldiğini ifade eden felsefi doktrindir. Pythagoras arkhe’nin yani her şeyin kaynağının tek bir maddeden değil iki maddeden (Peros ve Apeiron) geldiğini ileri sürerek düalist bakış açısıyla monizmi geri plana itmiştir.
Pythagoras’ın felsefe tarihine iki büyük katkısı olmuştur.
1. Geometri fikrini getirmiştir.
2. Astronomiye önemli katkılarda bulunmuştur.
Pythagoras, her şey sayıdan meydana geldiyse bunun bir düzeni olması gerektiğini düşünür. Bu düzeni de nicelikleri ölçen bir bilgiye bağlamıştır. Zıtlıkları uyum içinde karşılamıştır. Sınırlı-sınırsız, iyi-kötü, bir-çok gibi. Hava pasifse ruhun da pasif olması gerekir. Çünkü ruh havadan oluşmuştur.
PYTHAGORAS’IN EVREN BİLİMİ
Pythagorasçı evren düşüncesinin merkezinde ateş vardır. Ateşin çevresinde dönen bir karşı dünya vardır. Karşı dünyanın dış çevresinde dünya dönmektedir. Dünya yalnız kendi etrafında dönmemektedir. Dünya küre biçimindedir ve merkezin çevresinde döner. Böylece Dünya evrenin merkezi olmaktan çıkmıştır. Dünyanın baktığı yüzeyde Ay vardır. Biz öbür yüzeyi yani karşı dünyayı göremiyoruz. Ayın dışında Güneş vardır. Güneşin dışında 5 gezegen, onun da dışında sabit duran yıldızlar vardır.
Bu tablo bize neler mi anlatıyor?
Dünyanın evrenin merkezi değil, bir gezegen olarak gösterilmiş olması nedeniyle,
Dünyanın bir yörüngesi olduğunu öngörmesi nedeniyle,
Dünyanın bir küre şeklinde olması nedeniyle,
Değişik yönlerde hareket tespit edilmiş olması nedeniyle,
dönemin astronomi bilgisi adına son derece önemlidir.
PYTHAGORAS’IN DÜNYA TARİHİNE KATKILARI
Pythagoras felsefesine bir bütün olarak baktığımızda da toplamda düşünce tarihine şu önemli katkılarda bulunduğunu söyleyebiliriz.
1. Astronomide önemli ilerlemeler kaydetmiştir.
2. Matematik, geometri gibi bilimlerin rasyonalize edilmesini sağlamıştır. Pythagoras felsefesinde matematiksel açıklamalar bilimsel açıklamaların temeline döşenmiştir.
3. Düalist bir felsefi görüş geliştirmiştir. Çünkü iki şey bir arada işlenmiştir. Ateş ve hava. Böylece Antik Yunan’ın doğa felsefesinde öğrendiğimiz monizm, Pythagoras ile bir anlamda sona ermiştir.
4. Pythagoras’la karşımıza bilen özne çıkmıştır. Bilen özne (ruh) ile bilinen şey arasında mantıksal bir ayrım yapıldığı görülmektedir.
5. Canlı-cansız ayrımına doğru bir gidiş vardır. Bu ayrım Pythagorasçılıkta nüve halinde ve bulanık biçimde de olsa bulunmaktadır.
6. Pythagoras’la karşımıza, geleneksel dört unsura, yani toprak, su, hava ve ateşe ilave olarak beşinci bir unsur daha çıkmış gibi görünmektedir. Bu beşinci madde bir anlamda evreni bir arada tutan maddedir. Bu madde sınırsızdır ve muhtemelen Tanrı olarak düşünülmüştür. Tek tanrı düşüncesi de böyle başlamıştır. Ancak Pythagoras’ta bu tek tanrı, günümüzde tek tanrılı dinlerdeki bir tanrı anlayışına benzer bir tanrı değildir. Çünkü beşinci unsur evren ile özdeş tutulmuştur.
Pythagoras’a göre bütün hızlı giden şeyler bir ses çıkarırlar. Dolayısıyla yıldızlar da ses çıkarırlar ve evrenin de bir sesi vardır. Bu sesin yüksekliği yıldızın merkezi ateşe olan uzaklığı ile orantılıdır. Böylece göklerin de bir müziği vardır ama bu müziği sıradan ölümlüler işitemezler çünkü onlar susmayı, kendini vermeyi ve dinlemeyi bilmezler.
Thales dışındaki diğer tüm Antik Yunan düşünürlerine hakim olan kıyamet düşüncesi Pythagorasçı düşüncede de bir yer edinmiştir. Örneğin; Anaksimandros adalet bozulursa ateş ortalığı kavuracak, başka bir düzen gelecek demiş, Pythagoras ise ateşin her şeyi yok edeceği ve evrenin yeniden vücut bulacağı kehanetinde bulunmuştur.
Pisagor ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki yazılarımızı ve videolarımızı inceleyebilirsiniz;
PİSAGOR’UN SAYI ÖĞRETİSİ VE EVREN BİLİMİ VİDEO
Yapılan araştırmalarda neden kaynakça belirtilmiyor? Bir de “felsefe makalesi” diye adlandırmışsınız oy verme biçimini. Lütfen kaynakça belirtin.