1. Anasayfa
  2. Sosyoloji

Platon Dersleri 4-Ruhun Yapısı ve Rasyonalizm

Platon Felsefesinde Ruh ve Ruhun yapısı yanı sıra Ruh ve Rasyonalizm ilişkisi üzerine yazılı ve videolu ders.

Platon Dersleri 4-Ruhun Yapısı ve Rasyonalizm

Mutluluğu nihai bir amaç olarak gören Platon, ahlak anlayışını da mutlulukla bağdaştırarak tek tek bireylerin ve bir bütün olarak toplumun ahlaki bir yüksekliğe erişerek mutlu kılınmaları gerektiğini düşünür. Mutluluk ancak iyilikle sağlanabilir ve en yüce idea iyi ideası olduğu için iyi insan olmaya çalışan biri kendi doğasında iyi ideasına uygun davrandığı için ona giderek daha fazla yaklaşır ve kendine yeter bir hale gelir. Peki insanı mutlu kılan şey iyilikse insanı iyi kılan nedir? Bunlar erdem (arete) doğruluk (alethia) ve adalet (dikaiosyne)‘dir. Platon felsefesinde düzenli bir ruh için erdem olmazsa olmaz bir olgu olmakla birlikte onu iyi bir ruh yapacak şeyde yine yalnızca erdemin kendisidir. Ruh ve ona ait olan şeyler ancak doğalarına uygun davranarak yani iyi ideasına yaklaşarak kendi doğasına uygun bir biçimde mutlu olacaktır. İyi ideası tıpkı bir güneş gibi herşeyi aydınlatır ve ona sirayet eder ancak kendisinde hiç eksilme olmaz. Çünkü güneş, ışık vermekle eksilmez. O halde idealardan nerede ne kadar şey pay alırsa alsın ya da idealara ne kadar şey katılıyor olursa olsun ideaların özünde hiç bir eksilme olmaz. Tıpkı Parmenides ve Zenon gibi varlık aleminin ezeli ebedi ve değişimsiz bir yapıda olduğunu ileri süren Platon, idealardan pay alma teorisi ile çokluğu da kabul etmiş ve bu konuda Elea Okulu felsefesinden ayrılmıştır. Çünkü duyulur evren ile idealar arasında zayıfta olsa pay alma ve katılma gibi bir ilişki bulunmaktadır.

PLATON’DA RUHUN YAPISI

Platon ruhu “doğal bir hareket” olarak niteler ki bu hareket özsel ve doğal bir harekettir. Tekil anlamda insanların, hayvanların, gezegenlerin ruhları olduğu gibi tümel anlamda evrenin de ruhu vardır. Hareket irade gerektirir ve iradesi olan bir varlığın ruhu olmaması düşünülemez. Doğal ve kendiliğinden bir hareket olan ruh aynı zamanda akıl sahibi ve itici güç olarak canlılık alemini meydana getirir. Ruh kavramını ‘kendinde şey‘ ve ‘ilke‘ olarak ele alan Platon, dolayısıyla ruhun beden gibi gelip geçici bir şey olamayacağını eğer böyle olsaydı canlılık aleminin sürekliliğinin imkansızlığını çünkü ‘kendinde şey’ olan ve özü gereği doğal hareketi ve sürekliliği sağlayan bir kavramın ilkenin kendisi olduğunu ve bunun da gelip geçici olmasının mantık açısından imkansızlığını ortaya koyar. Çünkü kendinden, doğal ve öze ait olan bir olgu yok olabilseydi zaten kendinde olamazdı. Bu bağlamda doğası gereği gelip geçici ve ölümlü olan bedenin içerisinde ölümsüz olan ruh adeta sıkışıp kalmıştır. Ruh ve beden birlikte oldukları süreç içerisinde doğalarının zıt olması dolayısıyla birbirini iter ve etkilerler. Bedenin işlerinden ruh, ruhun işlerinden de beden zarar görür. Platon’da bu durumun önüne geçebilmek için ‘ölçülülük‘ kavramıyla bu denge mekanizması kurulmaya çalışılır. Örneğin bedende biyolojik olarak meydana gelen bir hastalık veya taşkınlık ruhu da rahatsız ederken ruhta meydana gelen dengesizlikler de bedene zarar verir. Ölçülü olmak bu sorunların da önüne geçmek için gereklidir. Yalnızca ruha özen göstermek, hiç durmadan bilgi için yaşamak ve bunun sonucunda da bedeni ihmal etmek hem bedenin zayıf düşmesine hem de hastalanmasına sebep olabilirken yalnızca bedene özen göstermek ve ruhu bir başka ifadeyle ilmi işleri boş vermekte ruhun zayıflamasına ve bedenin giderek hayvani niteliklerinin artmasına sebep olur.

Ruh hakkındaki düşüncelerini bir mitosla örnekleyen Platon, biri siyah diğeri de beyaz renkte olan iki kanatlı at ve onları yönlendiren bir sürücü vardır. Beyaz renkte olan at sürücüsüne göre hareket ederken siyah renkli olan at ise oldukça hırçın ve sürücüsüne uymayan bir yapıdadır. Farklı ve zıt özelliklerde bulunan iki atı idare eden sürücü akıl ve ölçülülük esasına uyarsa hakikatli bilgileri elde eder bu atlar onu idealar dünyasına götürür. Platon felsefesinde ruhun üç temel özelliği bulunurken bu üç özellik aynı zamanda tek bir bedende bulunan sürücü, beyaz at ve siyah attır. Bunlardan ilki akıl yönüdür ki bu sürücüyü tasvir eder. İkincisi erdemdir ki bu beyaz atı vurgular. Üçüncüsü olan siyah at ise şehvet ve hırsı tasvir eder ki onu dizginleyemeyen bir sürücünün idealara ulaşması mümkün değildir. Beyaz ve siyah at sürücünün ölümüyle birlikte toprak olurken geriye kalan akıl parçası ise ölümsüz ve bakidir. Aklın ilkeleriyle hareket eden her kişi idealara o denli yaklaşıp onlardan pay alır. Nitekim kozmik açıdan da evreni akılla düzenleyen varlık Demiourgos‘tur. Daha tikel olarak insan da hem akıl hem ruh hemde bedenden oluştuğu için bir parçası fenomenler dünyasının diğer parçası olan akıl ise idealar dünyasının bir ürünüdür. Zihnimiz ait olduğu yere idealara ulaşmak için göklere bakarken bedenimiz de ait olduğu yere yani yeryüzüne, dünyanın işlerine meyleder durur. Ancak Platon çoğulcu anlamda yığınların asla filozof olamayacaklarını ve bunun ancak az bir kesimin nasibi olduğunun da farkındadır. Çünkü insanların çoğu siyah ata yani bedenin isteklerine önem vermekte para, pul, şöhret ve menfaat peşinde koşmaktadır. Ancak azınlık bir kesim şeref ve haysiyetini fenomenler dünyasının bu görüngülerinden üstün tutar ve ruhunu erdemle eğitir.

PLATON VE RASYONALİZM

Tıpkı hocası Sokrates gibi Platon’a göre de ruhumuzda doğuştan bilgiler vardır çünkü bu bilgiler dış dünyada deneyimle elde edilemezler. Çünkü dış dünya bu bilgileri edinebilecek bu aşkın kavramları düşünüp tasarlayabilecek deneyime sahip olabilecekleri bir hayatta yaşamamaktadırlar. Örneğin yeryüzünde birçok farklı ağaç vardır ancak aklımızla baktığımızda tüm bu ağaçların ortak bir öz’leri (ousia) bulunduklarını hepsine birden ağaç dememizin sebebinin bu ortak öz olduğunu bu özün ağaçtan ağaca ve zaman içinde değişmediğini görürüz. Bu özlerin kaynağı olarak İdeaları gören Platon, maddenin sürekli bir biçimde devindiği ve değişime tabi olduğu bu evrende insan aklında bulunan değişmez ideaların nereden geldiğini sorar. İşte tam da bu noktada hocası Sokrates gibi ruhun bu dünyadan önce de başka bir formda bir yaşamı olması gerektiği sonucuna varır. Zihnimiz ağacı daha önce başka bir formda başka bir mekânda, yaşamda görmüştür bu nedenle bu dünyada gördüğü ağacın da o şey olduğunu bilmektedir dünyada öğrendiği yalnızca ona ağaç ismi verilmiş olmasıdır. O halde ruhta doğuştan gelen bu bilgi yalnızca bir anımsamadır. İnsan, bilgisini kesin bilgiye (episteme) çevirmek için bu bilgiyi idealara dayandırmak zorundadır. İdeaların bilgisi insanda halihazır da zaten vardır ancak anımsamaya muhtaçtır.

RUHUN YENİDEN BEDENLENME AŞAMASI

Peki insan bu bilgiyi nasıl anımsayabilir? Sürücü atları iyi kullanamaz ve dengeleyemezse hızla aşağı çakılır ancak bir taraftan da özü gereği her ruh idealar alemini az ya da çok temaşa etmiştir. Platon felsefesinde aşağı çakılmanın diğer adı yeniden bedenlenmedir. Erdemli ve filozofça bir hayat süremeyen ruh yeniden bedenlendikten sonra başka bir bedende yeniden dünyaya gelir ve bu bedenlenme esnasında idealar aleminde gördüklerini unutur. Sıradaki yaşamı esnasında dejavu benzeri olgularla ya da doğrudan hatırlama yoluyla yer yer idealar aleminde gördüklerini anımsar. Bunu sürekli kılmak ve daha fazla hatırlamayı başarabilmek için de sürekli biçimde yeni bilgi yani numenlerin bilgisi gereklidir. Şimdiki yaşamında öğrendiği, duyduğu ya da gördüğü şeyler ruhun hafızasına dokundukça hatırlama başlar ki buna ‘anamnesis‘ denir. Tam bu noktada rasyonalizm başlar ki insan yeniden dünyaya geldiğinde doğruların bilgisini potansiyel olarak zaten ruhunda taşımakta ancak bunları doğduğu kültürde yeniden hatırlaması gerekmektedir. Bunun nedeni ise Lethe ırmağından içerek dünyada bir önceki bedeninde yaşadığı tanıdığı kişileri kısaca geçici hafızayı sıfırlaması içindir. Dolayısıyla Platon’da öğrenmek yalnızca geriye dönük bir hatırlama sanatıdır. Platon bu meselede hocası Sokrates ve büyük filozof Pythagoras ile aynı düşüncededir.

En yüksek idea olan “iyi (agathon)” ideası insanın evrenle bütünleşmesi ve gerçek anlamda mutluluğa erişebilmesi için gerekli olan ideadır ki buna ancak kendi içine, kendi ruhuna dönerek refleksiyon yaparak iyi’yi hatırlaması gerekmektedir. Yaşadığımız fenomenler dünyası ya da bir başka ifadeyle madde cisim aleminde de iyi ideasını görebileceğimiz münferit olaylar elbette vardır ancak bunlar hem kısıtlı hem de maddeler alemine özgü olan cisim maddenin bulunduğu her yerde daima bulunacak olan kötülüğün karşıtlığıyla insanın önündeki en büyük engellerden biridir. Asıl olan idealar aleminde ise kötülük ideası bulunmaz çünkü kötülük bir şeyin eksikliğinden yahut noksanlığından meydana gelir ki orada her şey tam ve ezeli ebedidir. Platon felsefesinde fenomenler dünyasının da hakkını vermek gerekir, ondaki güzellikleri keşfetmek ve hem deneyim ile hemde numenlerin bilgisiyle bu güzellikleri giderek arttırmak böylece bu dünyadan da nasibini almak gerekir. Platon’a göre bilge bir insan bu dünyadaki acılardan, kederlerden, adaletsizliklerden dahi ders ve ibret almalıdır ki özünü hatırlaması için bunlar da ona birer enstrüman olacaktır. Tıpkı hocası Sokrates gibi, Platon’da da erdem bilgidir‘. Erdemini arttıran bilgisini, bilgisini arttıran erdemini arttırır. Bu içe dönük süreç insanı ait olduğu öze götürecek tek reçetedir.

PLATON 4. DERS-RUHUN YAPISI VE RASYONALİZM DERSİNİ İZLE

  • 3
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
  • 1
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 4
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
Paylaş