Umm Avfa’nın* obalarından mı kaldı bu izler konuşmayan
el-Mütesellim’e kadar uzanan havmet Derrac’dan
Basra’daki Rakme obalarında da haneleri var Medine’de de
Şimdi hepsi bilek içine nakledilmiş silik dövmeler gibi yeniden
İri gözlü antiloplar yürüyor peşi sıra, beyaz ceylanlar
Kalkıp onlara doğru koşuyor yavruları çömeldikleri yerden
Yirmi hac yılından sonra durup baktım
Güç bela tanıdım evlerini uzun uzun düşündüm
Kızıla çalan siyah pişirme taşları tencere koymak için hazırdı
Evin etrafına kazınmış arklar bir havuzun dibine benziyordu
Mekandan iyice emin olunca seslendim
Ey sevgilinin hanesi esenlik dolsun sabahın
İyi bak dostum!
Görüyor musun Cursum pınarının yükseklerinde
Deve sırtlarında ilerleyen güzelleri mahfelerde
Onlar ki
sağlarına el-Kanan dağını, kayalık topraklardan almışlar
Yolcularının içinde mahremleri olanlar ve olmayanlar var
Değerli örtülerle, tentelerle örtülmüş mahfeler
kan kırmızısı kenarlarında renkler
Şimdi Suban sırtlarına tırmanıyorlar bineklerinin kalçaları üzerinde
hayatlarından memnun nazlı dilberlerin edasıyla
Seherle çıkmışlardı yola sabahın köründe
Bulmuşlardı Ress vadisini koymuş gibi elleriyle
Farklı bir albenisi var dilberlerin güzelden anlayan için
Güzellik meraklısı gözler hayran kalır onlara
Yün misketler bozulmamış Bektaşi üzümlerini andırıyordu
Konakladıkları hanlarda mahfelerini süsledikleri
Berrak suyun başına geldiklerinde dupduru
İndiler bineklerinden çadır kuracak bedeviler gibi
Derken Suban vadisine varıp geçtiler orayı da
Geniş mi geniş, yepyeni semerler üzerinde
Yemin ederim ki
Cürhümlülerden sonra Kureyşlilerin
İnşa edip tavaf ettiği
O Kutsal Ev’e…
Paha biçilmez asil insanlarsınız ikiniz de
Takdire şayansınız iyi günde kötü günde**
Abs ile Zubyan kabilelerini barıştırdınız
Oysa zehir saçmıştı menşem*** kokusu içlerine yıllarca
Şöyle dediniz: iki temel ilke üzerinde
Kuracağız kalıcı barışı: Güzel söz ve fidye
Büyük bir misyon üstlendiniz böylece
Uzak ettiniz düşmanlıkları da günahı da
Ey atamız Maad’ın övünç kaynakları
Ey onur hazinesinin bağışlayıcıları
eresiniz ebedi mutluluğa
Yüzlerce deve bahşediliyor sarmak için yaraları
Savaşta dahli olmayanlar ödüyor savaşın diyetini
Bir hacamat şişesi bile kan dökmemiş topluluklar
Başkalarının döktüğü kan için diyet ödüyorlar
İşte sevk ediliyor aldığınız mirasın ganimetleri
Sürü sürü deve yavrusu kulakları damgalı
Ey dost, mesaj götür tüm taraflara ve Zübyan’a benden:
Barış için her yemini ettiniz, artık dönmezsiniz ahdinizden
Sakın Allah’tan saklamaya çalışmayın içinizdekileri
Ne yaparsanız yapın Allah bilir aklınızdan geçenleri
O ki hesap günü için bir kitaba işler yapıp ettiklerinizi
Kimi zaman da öne çeker ve alır erkenden intikamını
Acısını bilmez savaşı yaşamayanlar
Sanmayın ki bu söylediklerim boş laflar
Savaşın ateşini ilk yakan sizseniz ayıplanırsınız
Ve körükledikçe de ateşini söndüremezsiniz
Savaş değirmen taşıdır sizi öğütür
İki kere gebe kalır her yıl, ikiz yavrular doğurur
Semud’un kızıl adamı gibi uğursuzdur oğulları
Emzirir, sütten keser ve büyütür onları
Ve savaş size öyle ürünler verir ki kile kile
Irak’ın köyleri bunları esirger kendi sakinlerinden bile
Ömrüm üzerine yemin ederim ki cinayet damgası yapıştırıldı
Husayn bin Damdam yüzünden en masum kabileye****
Oysa Husayn içinde saklayıp kinini
Kimseye açmamıştı intikam planını
İntikamımı alabilirim diye geçirmişti aklından
Nasılsa ağızları gemli atlarıyla bin atlı korur beni
Avına kilitlenmiş bir edayla saldırdı Husayn
Ölümün yükünü indirdiği yerde çok kimseyi korkutmadan
Heybetli yelesi ve kesilmemiş pençeleriyle
Orada duruyordu tam donanımlı aslan savaşçı
Zulme zulümle karşılık verir cesur bir yürek
Zulme uğramasa bile gösterir herkese kudretini
İki sulama aralığında develer gibi otlandılar*****
Sonra silah ve kanla yarılan bol sulara daldılar
Birbirlerinin ölüm fermanını çıkardılar
Ve develerini zehirli otlaklara saldılar******
Yemin ederim ki ömrüm üzerine
O iki zatın mızrakları dökmedi
Ne İbn Nehik’in ne de el-Musellem maktülünün kanını
Onlar değildi ki Nefvel’in, Vehb’in
Ve İbnul Muhazzem’in yüreğine saplayanlar kargılarını
Fakat o iki zat ödüyor hepsinin kan bedelini
Görüyorum kusursuz develerin dağın geçidinden tırmandığını
Artık yerleşik kabilenin mülkü olacaklar
Kanatları altına alan her büyük felakette insanları
Öyle yiğitler ki
ne kindarları intikam alabilir onlardan
ne de kurtulabilir ellerinden
suç işleyenler onlara karşı
Usandım hayatın derdinden
Seksen yıl yaşayan usanır inan
Bugünü yarını öncesini bilirim
Fakat yarın olacaklara kördür gözlerim
Ne ölümler gördüm, gece körü develer gibi sakar
Kime çarpsalar ölür, yaşasa da yaşlanır kimi ıskalasalar
Fakat her şeyi kafasına takanlar
Ezilirler ya dişlerin arasında ya da ayaklar
Şerefi için iyilik yapan arttırır şerefini
Hakaret bulur hakaretten çekinmeyenler
İmkanı olup da toplumundan esirgeyenler
Ayıplanır ve toplumdan dışlanırlar
Sözünün eri olan takdir görür
Eveleyip gevelemez gönlü iyilikle dolu olanlar
Ölümden korkanı yakalar ölüm
Merdivenlerle göğe çıksalar da kurtulamazlar
Kim ki hak etmeyene iyilik yapar
Teşekkürü yergi, iyiliği pişmanlık olur
Kim ki isyan eder mızrakların alt tarafına
Uzun ve keskin üst uçlara teslim olur*******
Kim ocağını savunmazsa silahıyla yıkılır ocağı
Başkasını sindirmezse kendisi sindirilir
Kim ki gurbete düşerse düşmanını dostu sanır
Kendine saygı duymazsa hakir görülür
Ne kadar saklansa da görünür huy
Ama kişi gizlediğini zanneder
Nice insan vardır suskunken hayran kalınan
Erdemli mi boş mu konuşunca ortaya çıkar
Yarısı dilse insanın yarısı akıldır
Et ve kan nefes alan her şeyde var
Sefahatten sonra ihtiyar erdemli olmaz
Gencin erdemi ise sefahatten sonra başlar
İstersiniz verilir, yine istersiniz yine verilir
İstekleriniz çoğalırsa gün gelir verilmez gönlünüz kırılır
* Umm Avfa şairin daha sonra boşandığı ilk karısıdır.
** Şair bu dizelerde Abs ve Zübyan kabileleri arasındaki savaşta katledilenler için yüz deve fidye ödeyerek barışı sağlayan Herem Bin Sinan ve El-Haris bin Avf’a methiyeler düzmektedir.
*** Kabile savaşçılarına koku satan bir kadının adı olan “menşem” iki taraf arasında savaşın kızıştığını ifade etmektedir.
**** Zübyan ve Abs kabileleri arasında kırk yıl süren Dahis ve Gabra savaşında Husayn bin Damdam’ın babası öldürülmüştü. İki kabile arasında şiirde bahsedilen arabulucular tarafından barış görüşmeleri başladığında, Zübyan kabilesinden Husayn bin Damdam gizli bir planla babasının intikamını almak için harekete geçti ve Abs kabilesinden birini öldürdü. Bu olay üzerine Abs kabilesi karşılık vererek şiirde bahsedilen arabuluculara iki teklif sundu. Bu teklife göre ya Husayn bin Damdam’ın oğlu öldürülecek ya da yüz deve fidye verilecekti. Abs kabilesi yüz deve seçeneğini seçince savaş sona ermiş oldu.
***** Bu ifade savaşa geçici süre ara verildiğini belirtiyor.
****** Zehirli otlak lafı savaşı simgeler.
******* Mızrağın alt ucunu yere koymak barış, üst ucunu karşı tarafa kaldırmak ise savaş anlamına gelir.
Yazar: Zuheyr Bin Ebi Sulma
Çeviri: Mehmet Hakkı Suçin
Derleme-Editöryel: Dahi Filozof
Şiirin Türkçe Metni
(Arapçası’da Mevcuttur)