DEMOKRİTOS VE MATERYALİZM
HER ŞEY MADDEDEN İBARETTİR
Demokritos, baştan aşağı materyalist bir filozoftur. Peki nedir materyalizm? Evrende her şey maddi bir temele sahiptir. Varlık alemi tamamen fizikidir. Yaşam, ölüm gibi kavramlar fiziksel ve kimyasal süreçlerden başka bir şey değildir. Zihin ya da düşünme dediğimiz şeyde beynin faaliyetlerinden başka bir şey değildir. Günümüzden baktığımızda da bir çok yenilik ve buluş materyalizmi desteklediği görülür. Örneğin bir şizofren, modern kimyasal bir buluşun ürünü olan ilacı kullandığında gerçekliğe dönebilmektedir ya da anestezi yapılan kişilerde zaman, mekan gibi kavramların yok olduğu, bu kişilerin uyandırıldıklarında adeta hiçlikten geri dönmüşler gibi hiçbir şey hatırlamadıkları tecrübe edilmektedir. Eğer ruh, beyinden ayrı bağımsız bir töz ise anestezi etkisi altında iken nereye gitmekte neden hiçbir şey hatırlamamaktadır? Bir başka örnek olarak insanın başına indirilen sert bir darbe zihni ve bilinci yok eder görünmektedir eğer zihin ya da ruh maddesel bedenden farklı bir varlık ya da noktada iseler bu örneklerde verilen sonuçlar neden böyle olmaktadır? Elektronik bir iğneyle bir insanın beyninin küçük bir bölümü uyarılarak insanın örneğin konuşma yeteneği kaybolabilir. Eğer ruh, beyinden farklı veya daha özel bir konu ise ruhunda mı elektronik iğne yolu ile konuşma yeteneği kaybolmaktadır. Materyalist düşünce biçimine göre maddesel beden dışında başka bir özümüz, varlığımız yoktur. Beynimizin düşünce ile ilişkisi ateşin duman ile ilişkisi kadar yakın bir ilişkidir. Örneğin elimdeki kâğıt beyazdır. Bunun beyaz olduğunu bilmek bir fikirdir bu fikri bana sağlayan şey duyularımdır. Madde ise elimdeki kâğıdın kendisidir. Yani maddesel bir varlık beyindir tüm bunları algılayan, birkaç kilogram ağırlığındaki beynimiz olduğu için düşünebiliriz ruh, öz gibi kavramlarda hepsi o birkaç kilogramlık et yığının içindedir.
Demokritos, ruh denilen olgunun bile atomlardan ibaret olduğunu ifade eder ve evrende hiçbir amaç olmadığını evrenin yalnızca mekanik yasalarla yönetilen atomlardan ibaret olduğunu iddia eder. Maddeyi yaratan bir ilk neden bir akıl bir devindirici güç yoktur. Ruh ya da tin gibi doğa üstü ilkeler yoktur. Ruh, ateş gibi ince, düz ve çok hareketli atomların birleşiminden oluşur bu bütün bedene yayılan canlı maddesel temel unsurdur. Tin dünyanın yaratıcı gücü olmadığı gibi ölüm de tinle bedenin ayrılışı değildir, bedenin atomlarının ve ruhun atomlarının doğal olarak ayrışımıdır yani beden ve ruh ikisi de ölümlüdürler. Sayıları sonsuz olan atomlar başı ve sonu olmayan sürekli bir devinme halindedirler, devinme maddenin doğal durumudur. Demokritos, atomları varlık olarak, boşluğu ise varlık-olmayan olarak kabul eder. Yine Demokritos’a göre yazgı ya da kader diye bir şey de yoktur.
Tam burada Parmenides ve Elea Okulu filozoflarını hatırlayalım şöyle söylüyorlardı: “Boşluk olmayınca devinme de olmaz, evrende boşluk yoktur o halde devinme de yoktur” Leukippos ve Demokritos yani atomcular ise tam tersini söylerler: “Boşluk olmadan devinme olmaz; oysa devinme vardır. O halde boşluk maddeden yoksun alanda vardır.” Bu konuda Aristoteles, Leukippos ve Demokritos için şöyle söyler “ilke olarak, olduğu gibi doğayı aldılar.”
Yine Elea Okulunun aksine Demokritos, duyuların genel olarak aldatıcı olabileceklerini kabul etmekle birlikte, onların doğru yorumlandıkları takdirde bize doğruyu verecek güvenilir bilgi kaynakları oldukları görüşündedir. Demokritos’a göre bilmenin ilk basamağı duyulardır. Duyuların aldatıcılığını öne sürerek, onları küçümsemek isteyen akla karşı şu sözleri söyleyen, daha doğrusu duyulara kendilerini savunmak üzere onları söyleten yine Demokritos ‘tur: “Zavallı akıl, beni çürütmek için dayandığın kanıtları yine benden alıyorsun”
Demokritos felsefi tanrı veya tanrıları tamamen kapı dışarı etmekle birlikte doğada tanrılara yer olmadığını söyler. Herhangi bir yaratma ya da yaratılma fikri atomculukla taban tabana zıt bir fikirdir. Dünyada ve evrende olan her şeyin nedeni doğal nedenlerle açıklanırlar. İnsanlar yıldırımdan, depremden güneş tutulması yıldızların kavuşumu gibi doğal olaylardan korktukları için tanrıları yaratmışlardır. Eğer bir kimse ölüp dirildiğini söylüyorsa o aslında sadece bayılmıştır. Mucize yoktur, vahiy yoktur tanrılar yoktur bunların tamamı insanların zihinlerinden çıkan olgulardır. Şöyle söyler Demokritos: “Bir şeyin nedenini bulmayı, Pers kralı olmaya yeğlerim.”
Demokritos’a göre insanoğlu ilk zamanlar oldukça ilkeldi. Barınaksız, giysisiz ve araçsız sürüler halinde yaşıyorlar, ne bulurlarsa onu yiyorlardı. “İhtiyacın öğretmenliği” ile yavaş yavaş yaşam tarzlarını değiştirdiler. “Eller, zekâ ve birleşme ruhu” onları uygar hayata götürdü. Demokritos’a göre sanat, doğanın benzetilmesidir.
BİTMEYECEK KAVGA BAŞLIYOR: MATERYALİZM Mİ İDEALİZM Mİ?
İlk konularımızda işlediğimiz Miletli filozoflar da hatırlayacağınız üzere materyalist, evreni ve varlığı tanrılarla değil mekanik nedenlerle açıklayan filozoflardı ancak Demokritos, yöntem olarak aynı yolda gittiği Miletli filozoflardan farklı olarak maddecilik konusunda çıtayı arşa çıkarmış bir filozof olarak Platon başta olmak üzere idealistlerin bitmek tükenmek bilmeyen nefretlerinin baş odaklarından biri olacaktır. Demokritos ile Platon arasındaki savaş gelecek konularımızda işleyeceğimiz gibi iki bin yılı aşkın süredir halen sürmektedir. Platon’un Demokritos’a özel düşmanlığının sebebi budur. Aristoteles mantık konularının incelenmesinde Demokritos’u kendisinin öncüsü sayarak onurlandırır ancak Platon Demokritos ’tan nefret eder. O kadar ki Platon, kitaplarında Demokritos ‘tan söz ederken onun ismini anmadan söz eder onu ölümsüzleştirmek istemez. Şöyle söyler Platon; “Bu teoriler bütün insanlar içerisinde yayıldı. İşte gençlerin dinini boş verip yasanın inanmayı emrettiği tanrıların var olmadığını söylemeleri bu yüzden. İşte devrimlerin sebebinin yattığı yer; bu teoriler insanları doğayla uyum içinde yaşamaya çağırıyorlar, ama aslında insanlara hükmetmek istiyorlar.”
Platon’un, Demokritos düşmanlığı ile ilgili bir anekdot daha vardır. Platon, Demokritos’un yazıtlarını bulabildiği alabildiği her yerden satın alarak yırtmıştır, bu olayla ilgili olarak o sırada Platon ile de görüşen Pythagorasçı birkaç öğrenci, Platon’a bunu yapmaması konusunda telkinde bulunmuşlar. Bunun hem ahlaki olmadığını hem de bu şekilde hali hazırda yazıtları birçok insanın evinde bulunan Demokritos’u yazıtlarını satın alıp yırtarak tarihten silemeyeceği konusunda uyarmışlar. Daha da ileri giderek kendi yazıtında Demokritos ve öğrencileri için şöyle söyler Platon: “Bazılarını ölümle cezalandırmak, ötekileri kırbaçlayıp zindana atmak, üçüncüleri yurttaşlık haklarından mahrum etmek, dördüncüleri yoksullukla ve devlet dışına sürgün ederek cezalandırmak gerek.”
Platon, o dönem başaramamış olsa da daha sonra Platon’un felsefesinden etkilenerek Hristiyanlığı kuran havariler, Demokritos’un tüm yazıtlarını yok etmeyi başaracaklardır. Bu nedenle 65 kadar kitap yazdığı bilinen Demokritos’un bu yazıtlarının hiçbirisi günümüze ulaşmamıştır. Bu sonuç günümüz dünyası için de ağır ve acı bir kayıptır. Bununla birlikte Demokritos’un hayatı boyunca bu tür siyasi polemiklere girmediği yalnızca bilimle ilgilendiği net olarak bilinmektedir.
MATERYALİZM&İDEALİZM SAVAŞININ BAŞLANGICI DERSİ